10 Nisan 2012 Salı

Düşünüyorum, öyleyse aklımı her an kaçırabilirim...




Hayatın bana zorla kabullendirdiği nadir şeylerden biridir; 


"Düşünmeyen insanlar, düşünenlerden çok daha daha mutludur.


Descartes'e ait, fakat kendimizinmiş gibi benimseyip bağrımıza bastığımız, bilmeyeni şaşkınlıkla beraber aşırı bir şiddetle kınadığımız, hatta sürekli değiştirdiğimiz, felsefenin gelmiş geçmiş en önemli cümlesi koşuyor imdadıma:


"Düşünüyorum, öyleyse varım!"


Bu zamana kadar bir çok biçimde değiştirilmiş olan "varım!" kelimesi yerine koyabileceğim şeyler, hiç düşünmeden geliyor aklıma.


"Düşünüyorum, öyleyse mutsuzum!"
"Düşünüyorum, öyleyse çok yakında manik depresif olurum."
"Düşünüyorum, öyleyse aklımı her an kaçırabilirim.."


-Şu düşüncelerimin geçtiği yerde bir şalter olsa da indirsem- diye de düşünüyorum bazen. 
Yine düşünüyor oluyorum.
Ben bunca düşünüp dururken, hiç düşünmeyenlerin olduğunu düşünüyorum.


Hayat bu.. 
Birileri düşünecek ki, birileri düşünmesin. Hatta birileri de düşünmeyen diğerlerinin yerine düşünecek.
Ve bu düşünenlerle düşünmeyenler, aynı yolun yakın sokaklarında kesişecekler her zaman olduğu gibi..


Geçmişte, kurmuş olduğum "salak insan mutlu insandır" cümlesi "mutluysan mutlaka salaksındır" anlamında algılanınca, açıklamak için bir hayli debelenmiştim. Bu yüzden yanlış algılanmaya mahal verecek tarzda bir şeyler yazmak istemiyorum yine. Evet, "salak" yanlış bir tabirdi. Ama başka tabir de gelmiyordu aklıma. 


Kimdir peki bu haklarında salak tabirini kullanıp, mutlu olduklarını iddia ettiğim, ve gerçekten "keşke onlar gibi olabilsem" dediğim insanlar?


Pasif ve mutlu insan modeli olarak söz etmek istiyorum kendilerinden..


Peki bu insanların belirgin özellikleri nelerdir?


Genellikle karşıdan izlerler. Yakın çevrelerinde olan biten herşeyi, hatta burunlarının dibinde olanları bile. Öyle güzel izlerler ki, bir külah çiğdem ısmarlayıp çitlesin diye ellerine tutuşturasınız gelir. Yorum da yapmazlar zaten. Bir şey sorduğunuz zaman yüzlerinde "banane" ifadesi mevcuttur. Ya da dudaklarıyla "bilmiyorum" ifadesi vermeye tenezzül eder bazıları.


Bir sorun olduğunda çözebilmek için hiç uğraşmazlar. Zira "kader" diye herşeyin ötesinde bir şey vardır onlar için. Değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Durup geçmesini beklerler. Kafa yormazlar öyle ne yapsam ne etsem diye.


Etraflarında olanları fark etmezler. İnsanları tanımaya uğraşmazlar da ayrıca. Her türlü yalana inanma konusunda müsait bir bünyeleri vardır. Bu yüzden kazıkçılar ve dolandırıcılar için biçilmiş kaftandır kendileri. 


Ne arkasından konuşanı hissederler ne de olumsuz düşünceleri. Herkese kayıtsız şartsız güvenirler.


O kadar uyumludurlar ki, kendi istekleri yok sanırsınız. Özellikle "hadi gidelim.", "hadi yapalım" cıların arasında sadece "olur, tamam, peki" kelimerini kullanma rolünü üstlenen kişilerdir.


Genelde tepkisizdirler. Yakın çevrenizde bu tip insanlardan varsa eğer omuzlarından tutup "tepki versene be adam/be kadın!" diye sarsma isteğine yol açar bünyenizde.


Elindekilerle yetinmeyi bilirler. Çünkü onlarla yaşayabiliyorlardır. Daha fazlasına ihtiyaçları yoktur. "Daha ne olsun?" dur. "Çok şükür.." dür. 


Bir şeyler yapmaları gerektiğinde yaparlar elbette. Ama  "olduğu kadar..." dır, "ellerinden gelen budur." Daha iyisi olsun diye kasıp uğraşmazlar öyle. Harap etmezler kendilerini.


"Bana dokunmayan yılan, kime dokunursa dokunsun" dur. Umurlarında değildir. Zaten yılan da kendilerine dokunmak için uğraşmaya falan da gerek duymaz.


Haksızlığa tahammül konusunda acayip bir dayanıklılığa sahiptirler. Kendilerine yapılan haksızlığa tahammül edebildiklerini düşünürsek, başkalarına yapılanlar onları hiç ilgilendirmez bile.


Ve düşünmezler.. Benim gibi, benim gibi olan diğerleri gibi düşünmezler. Bu yüzden her şey süt limandır hep hayatlarında. Daha mutlu olmak için huzurlarından vazgeçmezler.


Hayatlarını değiştirmeye kalkmazlar hiç bir zaman..


Sırada, bankada, trafikte, hava alanında, otobüste, yaya geçidinde, yolda hatta umumi tuvalette tartışmazlar kimseyle. Haksızlığa uğradıklarında en fazla "cıks, cıks.." der geçerler.


Olumsuzlukları görüp müdahele etmeye kalkmadıkları için hiç üzmezler kendilerini. Boşu boşuna strese girip çıkmazlar..


Ne güzeldirler, ne mutludurlar bu insanlar...


Benim gibiler için de "Bünye nakli" ya da "hazmetme iksiri" icad edilmeli bence. Kendime acilen böyle bir bünye naklettirip, ardından bolca hazmetme iksirinden de içmem lazım.. 


Çünkü;
Düşünüyorum..
Öyleyse her an aklımı kaçırabilirim...

2 yorum:

  1. Okurken keyif aldığım nadir yazılardan biri öncelikle tebrik ederim.Doğru ve yalın bir dille aslında çok şey anlatılmış ama dediğiniz gibi düşünen biri anlayabilir bu yazıyı =) düşünmeyen yazıyı okumak bir kenara zaten internetteki uğrayacağı yerler çok bellidir.Ama olsun düşünen yaşayabilir hayatı bence, zul dür.Bazen ama en azından matematikteki etkisiz eleman değildir hayatta, düşünmeyen biri ise ne olursa olsun hep çarpmadaki ne olursa olsun sonuç hep sıfırdır.Çünkü o etkisiz elemandır.Şimdi herşey bu kadar karmaşıkken, neden diye sormak kolay değil çünkü ama ona cesaret etmekte bitiyor iş, onlar sıyrılabiliyor bence...

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Ve anlayan birilerinin olduğunu bilmek gerçekten daha da güzel.

    YanıtlaSil