1 Nisan 2012 Pazar

Yeditepe Üniversitesi Sosyal Medya Zirvesi İzlenimlerim




30 Mart 2012 Cuma günü Yeditepe Üniversitesinde gerçekleşen Sosyal Medya Zirvesine katıldık. 


http://www.facebook.com/events/237975409615263/


Şişli'den yola çıktığımız için ulaşımımız biraz sorunlu olsa da rötarlı bir şekilde ulaştık rektörlük binasına.


İlk konuşmacıları kaçırdığımız için sosyalmedya.co sitesinin kurucusu Fatih Güner ile başladı izlenimlerimiz.


Fakat şaşırdığımız bir şey vardı. Katılım sayısı çok azdı. Bu kadar verimli olacağını düşündüğümüz bir zirvede neden bu kadar az kişi vardı acaba? Biz geç kaldık diye üzülürken hiç kimse neler kaçırdığının farkında değildi sanırım. Ya da biz çok fazla farkındaydık neler kaçırmamamız gerektiğinin.


İlk bölümün tadı damağımızda kaldı böylelikle.


İkinci bölüm ise sayın Aykut Arıkan'ın moderatörlüğünde başladı. Bana göre en verimli geçen bölüm buydu.


4129'dan Ali Gür Acar hızlı konuşmasına rağmen, videolarla vermek istediği mesajı verdi. Ercüment Büyükşener ve Can Sungur'u ise "daha öğrenecek çok şeyimiz var" diyerek dinledik. Facebook ve Twitter'in bildiklerimiz dışında daha çok bilmediğimiz şeye kadir olduğu bütün bu konuşmaların ana fikriydi bence.


Daha sonra Rabarba'dan Fırat Ertem'i beklerken, hazırlıksız yakalandığını düşündüğüm Berivan Hanım'ın sunumuyla devam ettik. Yaptıklarını zaten beğenirken bu sunumla daha çok beğenir olduk ve daha sık takip edilesi olduklarını düşündük.


Sona kalanın dona kalması mantığıyla, süre yetersizliği nedeniyle konuşması yarıda kesilse de Demir Çilingir de kendisine verilen sürede anlatabileceği en iyi şekilde anlattı herşeyi bizlere. Aklımızın bir köşesinde daima duracaklar listesinde yerini aldı cümleleri.




Öğle yemeği arasına çıktığımızda yiyecek hiç bir şeyin kalmadığını fark ederek, aç olarak güne devam ettik.


Açlıktan daha çok rahatsız eden başka bir şey vardı aslında..


Sabahtan zahmet edip gelmeyen, birşeyler öğrenme, bilgi edinme niyeti olmayıp sadece Okan Bayülgen'i görmek amacıyla, -dinlemek için gelenleri tenzih ediyorum- orada izdiham yaratıp, saygısızca 
önceden orada olanların eşyalarını yere atarak, yerlerini "kaparak" ortalığı karıştıran kişiler. Ki bir kaç kavga da çıktı. 


Duygularımı bu tweet ile dile getirmeye çalıştım ben de o esnada.


 @Arzumsu #7tepeSLM sadece Okan Bayülgen i "görmek" amacıyla öğleden sonra doluşanlar gerçekten "öğrenmek" için sabahtan gelenlerin keyfini kaçırdılar.


Katılım sayısının 1200 kişiye ulaştığı esnada Lösev'in sunumu başladı. Zaman çok doğruydu belki ama bunu oflayıp puflayarak izleyenlerin olması, rahatsız ediciydi. Umarım istemeyerek de izleseler, birilerinin aklında birşeyler kalmıştır.


Böylelikle zaman dilimi de uzamıştı.


Ve Okan Bayülgen 1 saatlik bir gecikmeyle sahnedeki yerini aldı ve soru-cevap şeklindeki söyleşisine başladı..


"Stand up" -ya da adına her ne denirse- veya eğlence beklentilerini bulamayan bir çok kişinin, söyleşi esnasında salonu teker teker ya da grup halinde terk etmeleri saygısızlığını da izledik bu bölümde.
(*Dipçik Notu: Bu bana göre saygısızlıktır, böyle düşünmeyenlerin saygı anlayışına da saygı duyarım.) 


Okan Bayülgen'in söylediklerinin çoğu kısmı her zamanki gibi çok mantıklı ve bize göre verimliydi. Tabii ki gelen sorulardan dolayı "konu dışına" çıkması için de bayağı uğraşıldı.


Rektörlük binasında sigara içmesinin yarattığı sansasyondan sonra, ortalık zor toparlanacak gibi gözüküyordu. Fakat "eğlence beklentisi olan kalabalık" söyleşiden sonra tamamen dağılınca duruldu.




Akademisyen oturumu başlamadan önce daha önce bir çok sahnede bütün ihtişamıyla yer alan gökkuşağı şemsiyemiz buradan da eksik kalmasın diye düşündük.






Peki bu şemsiye nedir? Anlamı nedir diye merak edenler ise aşağıdaki linki inceleyebilirler.


http://www.facebook.com/groups/delidoluizmir






Dogo'nun temalı yastıklarına ise hayran kaldık. Bizim de olsa keşke hayallerini kurduk. Bulursak satın almayı düşünüyoruz :)




En son blogger oturumundan da kulağımıza küpe olacak bilgileri edindikten sonra yorgun, aç ama bir çok şey öğrenmenin huzuruyla Yeditepe Üniversitesinden ayrılmak üzere salondan dışarıya çıktık.




Katılımın sertifikalı olduğu belirtilmesine rağmen, bizlere sertifika verilmedi. Sorduğumuzda ise; 


"girişte isminizi yazdırırken belirtmeniz gerekiyordu, her ara verildiğinde isim yazdırmalıydınız." söylemiyle karşılaştık.


Sayın görevli arkadaşlar; 


Biz bunu bilemeyiz, keşke sizler girerken bunu belirtme zahmetinde bulunsaydınız.


Neyse, bu çok da önemli değildi. Bir deyişle "önemli olan katılmaktı." Ama yine de bilgi verilmesi gerekiyordu.


Gerginlik yaratmamak adına sesimizi çıkarmayıp, ortamı terk ettik :)




Sonuç olarak;


Elimin yazdığınca kısa bir şekilde izlenimlerimi, bana kattıklarını, rahatsızlıklarımı anlatmak istedim Sosyal Medya Zirvesinden aklımda kalan. Belki rahatsızlıkların daha çok üstüne basmış olabilirim, ama bunun çok önemli bir sebebi var. 


Biz İzmir'den İstanbul'a Ocak ayı itibariyle gelmiş kişileriz. Ve İzmir'de bu şehirde olduğu kadar "öğrenme, bilgi alma" imkanımız olmuyordu hiç bir zaman. Bu yüzden bilginin ne kadar kıymetli ve önemli olduğunun farkındayız. Bu yüzden çok fazla açız belki. Bu yüzden önemsemeyişlerinize bunca tepkiliyiz.


Umarım bir daha bu tarz etkinliklere katıldığımızda -ki olumsuzluklar elbet olacak- olumlu olan şeyler, olumsuzluklara açık ara fark atar.





1 yorum:

  1. Merhaba,

    İlginiz ve yorumlarınız için teşekkürler. Sertifika olayına gelince sosyal medyadan sertifika konusunda bilgilendirme yapılırken, girişlerde de yapıldı. Ancak yoğunluktan ötürü girişte her isim yazdırana tek tek hatırlatılmamış olabilir. Yine de eleştirinizi yerinde buluyorum. Sizin isminize sertifika hazırlatabiliriz. İletişim için; yeditepeprpclub@gmail.com

    İyi günler,

    YanıtlaSil